facebook

19 Aralık 2012 Çarşamba

150 yılda içimize sindiremedik, içlerine sinemedik


1967'de Golan Tepeleri'ndeki köyleri bombalanan Çerkesler, bugün Şam'ın Rikneddin mahallesinde başka bir savaşın ortasında kaldı. Ve onlar tüm çatışmaları arkalarında bırakıp yurtlarına dönmek istiyor


RECEP GENEL

Çocukluğumda  "Jolan wui gebe dahehar k'idek'ejaa, Jolan wui koeje dahehar k'iteuwuja'a*" diye başlayan bir ağıt söylenirdi, Uzunyayla'da. Ağıt, Arap-İsrail Savaşı sırasında Golan Tepeleri'ndeki Çerkes köylerinin bombalanmasını anlatıyordu. Ve biz o ağıtı, kendi köylerimizin bombalanması kadar derinden hissederek dinlerdik. Çünkü, Ürdün, İsrail ve Suriye Çerkesleri ile farklı coğrafyalara savrulmuş olsak da tarihsel bağlarımız bir yana kesintisiz devam eden ilişkilerimiz vardı.  1967'de Golan Tepelerindeki köyleri bombalanan o Çerkesler, bugün Şam'ın Rikneddin mahallesinde başka bir savaşın ortasında kaldı.
Ve Suriye'de yaşayan Çerkes yerleşim bölgelerinden yine acı haberler geliyor. Üstelik  bu kez  Çerkesler, önceki savaşlarda olduğu gibi taraf olmuyor, savaştan çatışmadan uzak durmak istiyor. 
Çerkesler artık bir başka savaşta, bir başka cephede daha kurşun sıkmak, ölmek, öldürmek istemiyor. Sadece tarihi anavatanlarına geri dönmek ve sürgün yıllarını  arkalarında bırakmak istiyor. Suriye'deki tüm savaşların tarafı olan ve büyük acılar yaşayan Çerkeslerin bu iradesine dünyanın saygı göstermesi gerekir.
Suriye Çerkesleri "Bu bizim savaşımız değil" derken, iç savaşın yarattığı yıkımı yeterli görmeyen savaş lordları da boş durmuyor. Onlar çatışma ortamını aynı zamanda etnik temizlik için bir fırsat olarak değerlendiriyor.
Sadece Suriye'de değil,  Çerkesler ne zaman bir savaşın ortasında kalsa  iki cephenin de düşmanı durumuna düşmekten kurtulamıyor. Çünkü yerel etnik gruplar savaşın galibi olduklarında Çerkeslerin o topraklardaki varlıklarının da son bulmasını istiyor. Tıpkı Suriye'de olduğu gibi "düşman kardeşler" etnik temizlik sözkonusu olduğunda söylem ve eylemde ortaklaşıyor.
Çerkesler, Anadolu'nun, Ortadoğu'nun ve Balkanların bütün savaşlarını kendi savaşı bildi. Her cephede kan döktü, kanı döküldü...  Ve bu coğrafyanın bütün savaşlarında kurşun attıktan sonra,  nihayet kendi tarihsel gerçeklerini buldu. Onlar artık giderek daha yüksek sesle "Bu savaşlar bizim değil... Biz kendi ülkemize kendi topraklarımıza dönmek istiyoruz" diyor.

Çerkeslerin başka bir yurdu yok

Çünkü Çerkeslerin sahip olduğu ve Çerkeslere kucak açacak yeryüzünde anavatanlarından başka bir yer yok.  Zaten geçen 150 yıla rağmen yaşadığımız toprakları hiç içimize sindiremedik, hiç içlerine sinemedik.
Golan'da, Şam'da, Halep'te Çerkes yerleşim bölgelerinin yeniden yerle bir edilmesine göz yummak istemeyen soydaşları da  yeni "Jolan" ağıtları yükselmeden önce, Suriye Çerkesleri'nin seslerini dünyaya duyurmak için ellerinden geleni yapmaya çabalıyor
Bu güne kadar yaşadığımız ülkelerin  iktidarları, Rusya bizim anavatanımızla bağlarımızı yok etmeye çabaladı. Ancak,  dünya insanların  diledikleri ülkede, diledikleri şehirde kendi kimlikleri ile yaşadığı bir döneme doğru hızla yol alıyor. Rusya da Kafkasya'nın kapılarını daha uzun süre Çerkeslere kapalı tutamaz.
Ve Rusya, Çerkeslerin bunca zamandır yok edilemeyen geri dönüş iradesinin önümüzdeki bir 150 yıl daha yaşayacağı gerçeğini  er ya da geç anlamak zorunda kalacak.
Çerkeslerin anavatanlarına dönme iradesisni hafife alanlara Firavun'a rağmen, Mısır'ı terkedip ülkelerine dönmek isteyen Yahudilerin tarihini  yeniden okumasını tavsiye ederim.

* Golan, güzel dağların yaban oldu, Golan, güzel köylerin viran oldu